Gün 2
Boynuz Bükünden kahvaltı sonrasında demir alan teknemiz Büyük Ova koyunu sancağımızda geçiyoruz. Karşımıza Kille Bükü geliyor kara ile bağlantısı olan bu koyda Osmanlı zamanından kalma bir Gümrük binası koyun güney batısında kendisiyle yaşıt olan çam ağaçlarının altında hala inanılmaz bir şekilde neredeyse o gün ki kadar dik ve ayakta. Deniz burada çam ağaçlarının rengini size sunmuş gibi duruyor. Teknemiz buraya demirliyoruz. Deniz molası sonrasında Taş yaka koyuna geliyoruz.
Günümüzde bu koy Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun adını yaşatıyor 1974 te vefatından önce bir süre bu koyda yaşamış koya ilk geldiğinde en büyük kayaya üzerine ana çerçevesi balık gibi görünen için de altı hayvanı tasvir ettiği bir resim çizmiş. Koyun Kuzey Batısında Likya dönemine ait kaya mezarları ve bugün ki deniz seviyesinin çok az alt ve üst çizgisinde yerleşke kalıntıları mevcuttur. Ayrıca koyda Yatçılara hizmet vermekte olan iki tane restoran ta mevcuttur.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra biraz deniz ardından güzel bir uykuyla taçlandırıp akşamı geçireceğimiz Hurmalığa doğru seyre başlıyoruz. Akşam havanın biraz eseceğini telsizde İstanbul Türk Radyo’nun yaptığı düzenli raporundan dinliyoruz. Hurmalık Sıralı Bükün güneybatısında iki tane hurma ağacının bulunduğu üç veya dört tekneyi barındırabilen güneyli fırtınalar için çok korunaklı ve güzel bir koy.
Akşam yemeğinde Tuzda Balık alevler ile yanarak masamıza geliyor masanın geri kalanında Girit mezeleri ile bizi mest etmeye yetiyor. Yemekten sonra tatlı olarak toprak kapta fırında şeftalili helva üzerinde Maraş dondurması ile unutulmazların arasına giriyor. Yarının rotasını planlarken dışarda ki fırtınaya dair serenden gelen çarmıh tellerinin sesi bir mızıka gibi kulaklarımızda. Yarın günün ilk ışıklarıyla Ölüdeniz’i rotamıza koyuyor ve bizi sabaha ulaştıracak uykumuza dalıyoruz.
Şafak daha yeni yeni söküyor teknede her kes uyuyor ama bir kahve kokusu ve kaşığın fincanda çıkarttığı şıngırtıyı davet olarak algılıyor Kaptanın yanına çıkıyorum. Hummalı bir çalışma başlamış mutfak kapatılıyor yani kırılabilecek her şey güvenli yerlere saklanıyor. Dalgalı bir denize çıkacağımız ve düşebilecek her şeyi önceden kontrol altına almamız gerektiğini öğreniyorum. Bu esnada motorlar çalışıyor ve demir alıyoruz. Rotamızda Ölüdeniz.
